Ruhum daha fazla incinmesin
İçimde bu kopup giden fırtına dalgaları göğe ulaştırıyor
Okyanuslar derin
Derin düşündüklerim ve savaştıklarım kadar
Yıllar geçerken şairin pervasızca büyüyen özgürlüğüyüm
Dostlar ve beyaz ışık işte şimdi toplandılar
Işık bana dokunmadan üstümü örtmeni bekledim
Küçük hilelere başvurmuş çocuk sessizliği sardı dört bir yanımızı
Susmak tek yaptığın biliyorum ama dayanılmaz bu
Ama amalarla kendimi inkar ettiğimi duyabiliyor musun?
Sanmıyorum sesimi duyabileceğini
Kendin hakkında konuşursun yalnızca
Kelimelerim hep düğümleniyor ve kalıyor kursağımda
Gece çöküyor atlar gitti
Uçaklar geçti rüzgar esti
Eteğimi elime dolarım bu yoldan geçerken
Küçük misafirlerim
Çiçeklerden taç yapmıştın ya saçlarıma
Rüzgarda savururken çok mutlu olduğumu düşünmüştün
Oysa tek hissettiğim kalbimdeki delikti
Delik ve derin
Okyanus gibi
Ve bilinmez neyedir bu misafirperverliği
Ve artık silmeliyim bütün göz yaşlarımı
Oluk oluk akan damarlarımda kan gibi ama
Göremezsin
Kaç yaşındayım?
Burası neresi
Bilinmezlerin ağına düşürmüştüm kendimi o gün
Hatırladın mı?
Ayaklarım yere çakılmış gibi ağırlaşmıştı
Ve başındaki tahta parçalarına dokunmak istemiştim
Ama cesaretim yoktu o gün
O günü unuttun mu?
Belki çok da yer etmemiştim düşüncende
Hissettim ama senin
Sanmıyorum hissedebileceğini
Sen taştansın ben kemikten
Senin tenin yosunlarla kaplıdır, ben çiçekler büyütüyorum içimde
Görmedin hiçbir zaman
Bu yüzdendir benim adım bilinmez
Son çağrısıdır bu göklerin
İçim ürperiyor
Acımasızdı bana karşı hep ve sen üstüne çekmek istedin
Acını gördüm ve elimi uzattım
Elim kan içinde
Kanım dağların oyuklarından akacak son günümüz gelene dek
Son günümüzde çıkacağız o tepeye
O gün ben konuşacağım
Sen susacaksın
Veda edeceğiz birbirimize
Bugün olduğu gibi
Acımsı bir tat bırakacak ağzında
Pişmanlıklarını görmek isteyeceğim
Ama sanmıyorum pişman olabileceğini
Her şey bittiğinde taneciklere ayıracağım kendimi
Güvercinler her bir parçamı başka bir yere götürecek
Her bir tanesi saklanacak kuytu köşelerde
Ve birikecek gözlerimde yaş akacak nehirlerden
Seni bir ağustos sıcağında serinletecek acım
Bilmeyeceksin
Atına bineceksin bir kahraman gibisin
Ve gurur duyacaksın kendinle o çocuklar dinlerken seni
Hayran gözlerindeki ışıltıları göğün arkasından göreceğim
Elimi siper edeceğim seni seçebilmek için
Şimdi korunaklı bir yerdesin ve senleyim
Orada olduğumu bilmeyeceksin
Son defa veda ediyorum bugün içimde kalanlara
Ve sana veda ediyorum ki daha fazla büyümesin içimdeki delik
Ve sana anlatamayacaklarımı yazıyorum son kez satırlarıma
Beklemezsin, biliyorum
Hep bilmiştim
Yine de kalmıştım yanında
Sargılarımı açarak ve çırılçıplak
Ve soğuk tenimden içeri süzüldü
Ürperiyorum düşündükçe seni
Ve o korkutucu ağustos günlerini
Ama ben sanmıyorum hatırlayabileceğini
Sanmıyorum unutabileceğimi
Artık bırak sana yazdığım mektupları
Anlayamazsın anlamaman için yazdım yazdığım şeyleri
Çocuksu davrandığımı söyledin ve küçük hileler bıraktım sayfalarına
Seni tuzağa düşürdüm
Seni tuzağımda besledim ve büyüttüm
Ve bir kuş gibi uçurdum seni
Ve sen dönüp arkana hiç bakmadın
Baksaydın gözlerimi görebilirdin ilk defa içinde o beyaz ışıkla
Noktalamıştım kafamdan geçenleri
Hepsini yazmış ve yakmıştım
Ve ateşin beni ısıtmasını beklerken orada öylece kalakalmıştım
Elimde ağaç kollarıyla birinin beni duymasını bekler gibiydim
Kuşlara bakıp bana acımalarını ister gibiydim
Ve yanımda başını okşadığım o kedinin benimle konuşmasını ister gibi
Ağaçların sesleriyle ürperirdim
Daldan düşmüş yavru bir kuş gibi ürperirdim
Ve senin orada olmanı ve bana sarılmanı bekler gibiydim
Ve kokunu duyar gibiydim yeşil otların arasından
Gözlerimi kapatırdım yüzün canımı acıtmasın diye
Gözlerini dikerdin bana sanki konuşmayı unutmuş gibi
Eski bir fotoğrafa hapsolmuş gibisin
Kayıtsız
Halbuki orada bana söylemeni beklemiştim
Söylemeni umduğum o küçük şeyleri
29 Temmuz 2022
Comments