Ne yapacağımı bilemeden durdum. Uyanmıştım. Karşımdaki alem alevler içinde, gözüm kamaşıyor. Burnumdan akan kanın kırmızılığı gözleriminkiyle aynı. İçinde bulunduğum hal, acınası çaresizliğimin bir onur nişanesi benim için. Zamanın düzlüğüne inmiş süzülüyorum. Bu huzursuzluğa son vermek için hemen başka bir aleme yol alıyorum büyük bir iştahla. Fark etmiyorum son nerede, nerede beklemekte ve tekrar uyuyorum. Son hızda tanık oluyorum her şeye. Savaşa, kıtlığa, tecavüze, katle, kana, vahşete... Kaybediyorum her şeyi, kayboluyorum her şeyde. Hiçbir yere konumlandıramadığım benliğim artık ona muhtaç değil. Oluyorum. Her manada. Artık varım. Yükselişteyim, süzülmüyorum. Bütün varoluşlar bende, benimle, güvendeyim. Bilmiyorum, ama güvendeyim. Hatta özgürüm. Üç beladan, iki ayaklılardan, sıvılardan, katılardan uzaktayım.
Yine uyandım. Rüzgar, sesler ve gece var sadece. Son nefesi de çektiğim kendimden kalanları üflüyorum ve sayıyorum: üç, iki, bir.
Hocam bu nasıl bir edebi zeka, durmak yok yola devam.