Ben bildim bileli toprak tora yoksun
İşte yüz bin gün işte yüz binlerce mesken
Güneşmiş aymış doğsun dursun
Sonudur bir sarı sabahın, son ıslıklı kuşu
Çok yağmurlar geldi başımda durdu
Bu asıl per perişan kurşun, bu yüz bin elem
O gecelerde peyda olur
Ölesi gelir elde türlü madenin
Altın yerde sürünür paspal olur
Ele kola nasıl da yakışır çelik
Bir kahkahaları var ki geriliveren yayların,
Gözlerime saplanacak ilk
Saplansın
İplikten, seyrimde türlü taştan
Oydum böyle bir akşam
Yüzümü, gözümü, gözümün yuvasından ölümü
Gidenlerden sabahları saysam saysam
Biraz bakışlardan derilsem, çekilmiş sularda inlesem
Ben bağlasam bir goncayı dikenine, kabuğuna bir inciyi
Başıma yağmur öyle dirhemli, öyle yavaş
Bir yağdı, bir yağdı ki
Beriki yuvadan düşen yavru sırılsıklamdı
Daha çiçek açacağı tutmasın o gövdelerin
O zamanın ağrısı öte sularda kaldı
Şaştı ki eğilen göze kan basar
Bakmayın gözlerim mercan kırmızı
Comentarios