Yine uyanmıştı. Bebeği yanında ağlıyordu. Ciğeri parçalanır gibi bağırarak ağlamasına rağmen nasıl bu kadar küçük ve sevimli bir canlıydı. Evet yine emzirme zamanı gelmişti ama niyeyse hep emdiği sütü çıkarıyordu. Annesinin sütünü kabul etmiyordu bedeni. Bi terslik vardı bu işte. Yoksa anlamış mıydı tecavüz sonucu bu hayata geldiğini. Annesinin içten içe onu istemediğini ve ona her baktığında o cani iğrenç adamı hatırladığını mı seziyordu bebek aklıyla da olsa. Zaten demezler miydi hayvan ve bebekler direk içini görür insanın, siz konuşmasanız bile ruhunuzu okur diye. O da annesini görüyordu işte. O çaresiz zavallı ve üzgün kadını görüyor, tükenmişliğini hissedip bir de daha çok sütünü emerek son kalan halini de bitirmek istemiyordu. Ondandı isyanı belki bu hayata, o gece çığlık çığlığa ağlamaları ve ne yapacağını, bu yükü nasıl taşıyacağını bilmemesi o küçücük bedenine çok ağır geliyordu…
Nasıl bu kadar mucizevi bir doğa olayı bu kadar acı veriyordu doğuran ve doğana?
Comments