Küçük kız annesine özel olarak yaptırdığı iki yandan at kuyruğu saçlarıyla aynada kendini
görmeyi beklerken büyük bir kadın görmüştü. Annesinden küçük, ablasından büyüktü.
Yabancılarla konuşamazdı ama nedense sorması gerektiğini hissediyordu. Neden aynasının
içinde biri mi vardı ki? 'Sen kimsin? Aynamda ne arıyorsun?'
Gülümsemişti kadın. 'Aynanda yaşayan paralel evrenden birisi.' Gözleri parladı bir anda
kızın. 'Biliyordum işte!' Elini havaya kaldırarak sevincini kutladı. İlk başta neden aklına
gelmemişti ki? Her zaman kendinin kopyası olan kızla konuşuyordu. En sonunda onu ikna
edebilmişti anlaşılan. 'Adın ne? Süper gücün var olmalı, göstersene bana. Ayrıca uçan atları
ve konuşan oyuncakları da görmek istiyorum. Birde benim kopyam nerede?' Kadın kıkırdadı
ve yere oturarak ayaklarını bağdaş yaptı. 'Üzgünüm, maalesef süper gücüm yok.' O paralel
evrende güç olduğuna emindi oysa. Kendi yaşadığı evrende öyle bir şey olmasa da aynada
gördüğü o evrende her zaman istediği süper güce sahip olmanın düşüncesiyle yaşıyordu.
Duyduğu cümle ise bu üzüntüyü yok etmişti. 'Evren zamanları farklı işliyor değil mi? Senin
büyümüş halinim.' Gözleri merakla parlamaya başlarken onu gözleriyle incelemeye başladı.
Kendisi gibi kahverengi gözler, boynunda parlayan bir kolye, annesinin beğendiği gömleklere benzeyen beyaz bir gömlek ve ona eşofman altı gibi görünen geniş bir pantolon giyiyordu. İlerdeki yüzü izlediği filmlerdeki barbieleri andıracak kadar tatlı gelmeye başlamıştı. Havalı birine benzediğini düşünüyordu. 'Vay be.' Ama yapmayacağına emin olduğu bir şey vardı 'Neden saçlarını kestin? Rapunzel kadar uzatacaktım ben.' Kadın saçlarını topuzdan saldı ve beline kadar düşmesini sağladı. 'Bu kadar uzatabildim. Sende denersin şansını.' Düşündüğü kadar kısa olmaması sevindiriciydi. Kendi saçlarını elledi. Şu anda dirseklerine kadar geliyordu ama daha da uzatacaktı. En sevdiği prensese benzemek istiyordu. Prenses demişken, 'Saçlarım uzun değil ama bir prenses olmuşumdur. Sarayımız güzel mi?' Bu sırada parmak uçlarına yükselip arka plandaki yatağa, dolaba ve dağınık kağıtlarla dolu masaya merakla bakmaya başlamıştı. Bir prensesin odasına benzemiyordu. 'Her kız prensestir kendi hayatında.' Büyük hali de omzunun üzerinden arkasına baktı. 'Evimiz bence güzel. Bu ev benim krallığım ve burada prensesten öte, kraliçeyim.' Küçük kız kafasını yana eğdi anlamamazlıkla. Kraliçeler başka insanları yönetirdi. 'Evimizde bizden başka birileri yaşıyor mu ki? Annem ve babam dışında.'
Gülümsemişti büyük hali neden olduğunu anlamasa da. 'Birilerini yöneterek kraliçe
olamazsın, güçlü olursan kraliçe olursun.' Bunu hiç anlayamamıştı. Gördüğü tüm kraliçelerin
yönettiği bir halk vardı. Ayrıca o bir prenses olmak istemişti her zaman. 'Hala saray istiyorum
ben.' Ardından hemen ekledi. Az kalsın en büyük isteğini unutuyordu. 'Ayrıca bir köpek.'
Kendi küçüklüğünün bu durumu bu kadar çabuk kabullenip sorularını duydukça içten içe
duygulanan kadın kenarda uyuyan köpeğine bir bakış atıp cevap verdi kendine.' Bir tane
sahiplenirsin o halde büyüyünce.' Onayladı onu kafasını sallayarak. 'Pekiii, en iyi
arkadaşımız hala aynı mı? Yan yana saraylarımız ya da evimiz var mı?' İlkokulda
arkadaşlarına bağlı ve arkadaşlığın en büyük güç olduğuna inanan bir kızın bu sorusunu
bekliyordu. En yakın arkadaşı aynıydı ve hayalleri olan evleri hala ikisi de hatırlıyorlardı.
Farklı şehirlerde olsalar bile şu anda. 'Evet. Hala en yakın arkadaşımız.' Sevinçle gülümsedi
ve elini çarptı. 'Bunu ona söylemeliyim bugün. Biz gerçekten en iyileriz.' Kendi küçüklük
oyunlarını hatırlayınca söylemeden duramadı. 'Gizli kahraman ortağından bir şey saklanmaz
değil mi?' Kız hızlıca iki yanına baktı. Kimse olmadığına emin olunca ona kızarcasına
bakarken işaret parmağını dudaklarına götürdü hızlıca. 'Şş, Yakalatmak mı istiyorsun bizi?
Kötüler her yerde.' Gülümsedi kız. 'Tabi, kötüler her yerde. Dikkatli olmak lazım. Gizli
kimliğimizi ve hayatımızı korumalıyız.' Parmağını dudağına koydu kendi küçüklüğünü taklit
ederken. 'Sırların korunmalı herkesten.'
'Annem de hep böyle söylüyor.' Gün gittikçe ne kadar annesine benzediğini fark ediyordu
kız da. Annesinin küçükken ona uygulattığı her şey şu anda hayatının doğal bir parçasıydı.
Kendine güvenen ve güvenilir biriydi bu sayede. Ama sorumlulukları artık ona ağır gelmeye
başlamıştı. Hayatı dev bir koşturmacadan ibaretti. Sormadan duramadı.
'Hey, hayat eğlenceli mi sence?'
'Evet. Ödevler olmasa daha eğlenceli. Hep oyun oynamak istiyorum.'
'Aynı şekilde düşünüyorum. Ödevler çok gereksiz.'
'Hala mı okuyorsun? Yok artık ama.'
'Öyle söyleme ama okul güzel değil mi?'
'Arkadaşlarım olduğu için güzel. Senin de mi çok arkadaşın var?'
'Evet.'
'Hala çok ödev mi veriyorlar?'
'Evet ama grup halinde yapıyoruz. Sizin yaptığınız gibi.'
'Arada yapabiliyoruz onu. Annelerimiz buluştuğunda. Hem oyunda oynuyoruz.'
'Sence şöyle diyebilir miyiz? Okulda arkadaşlarımız olduğu için de ödevleri yapabiliriz. Her
iyi şeyin bir kötü tarafı vardır.' 'Bence evet.' 'Harika. Ama bir şeyi de unutma. Arkadaşlarından yardım alabilirsin ama sen kendi başına asıl güçsün. Hiçbir şeyin seni korkutmasına izin verme.' 'Unutma. Beraber birçok şeyin üstesinden gelebilirsiniz.' Aynadaki görüntü bulanıklaşmaya başladı. 'Hey, ne oluyor?' 'Zamanım doldu anlaşılan. Senden tek bir isteğim' Merakla aynaya yaklaştı kız.
'Bugün söylediklerimi not al. Ve ilerde kendi anılarını okumak için bir defter yap. İstediğini
yaz. Güzel olmaz mı?'
'Fazla iyi yazamıyorum ama deneyeceğim söz.'
Son gülümsemesiyle görüntü gelmemiş gibi yok olmuş ve kızı kendi iki yandan bağlı
saçlarıyla baş başa bırakmıştı. 'Vay be. Demek gelecek böyleydi.' Küçük not defterini ve
kalemini çıkardı çantasından. Dağınık masasına oturdu ve son sayfayı açtı.
'Gelecekteki benden.
Gelecekte kendimle konuşacağım.
Kendi evimde kraliçeyim
Saçlarımı daha çok uzatmalıyım.
sırlar korunmalı
en yakın arkadaşım aynı'
Tatmin olmuş şekilde not defterini kapadı. 'Burada güvendesin.' Kalemi ve defteri çantasına
geri koydu. 'Kızım servis geldi!' hemen kenarda duran çantasını taktı ve kapıya koşmaya
başladı. 'Geliyorum!'
…
Gelecekte 14 yıl sonra aynı gün geldiğinde kız yıllar boyunca biriktirdiği günlük ve anı
defterlerinden en eskisini alıp son sayfasını açtı ve neler söyleyebileceğini tekrar etti. 'Pekala,
bu çok duygusal olacak.' Antikacı bu ayna özel derken ne dediğini tam anlamamıştı ama bir
gün küçükken gördüğü ve yıllar boyunca hayal zannettiği o anı tekrar hatırlamıştı.
Bu sefer gelecekten geçmişe mesaj götürme sırası ondaydı bu sonsuz döngüde.
Commenti