top of page
Ara

Ayna

Çiğse Kantarcıoğlu

Küçük kız annesine özel olarak yaptırdığı iki yandan at kuyruğu saçlarıyla aynada kendini

görmeyi beklerken büyük bir kadın görmüştü. Annesinden küçük, ablasından büyüktü.

Yabancılarla konuşamazdı ama nedense sorması gerektiğini hissediyordu. Neden aynasının

içinde biri mi vardı ki? 'Sen kimsin? Aynamda ne arıyorsun?'

 

Gülümsemişti kadın. 'Aynanda yaşayan paralel evrenden birisi.' Gözleri parladı bir anda

kızın. 'Biliyordum işte!' Elini havaya kaldırarak sevincini kutladı. İlk başta neden aklına

gelmemişti ki? Her zaman kendinin kopyası olan kızla konuşuyordu. En sonunda onu ikna

edebilmişti anlaşılan. 'Adın ne? Süper gücün var olmalı, göstersene bana. Ayrıca uçan atları

ve konuşan oyuncakları da görmek istiyorum. Birde benim kopyam nerede?' Kadın kıkırdadı

ve yere oturarak ayaklarını bağdaş yaptı. 'Üzgünüm, maalesef süper gücüm yok.' O paralel

evrende güç olduğuna emindi oysa. Kendi yaşadığı evrende öyle bir şey olmasa da aynada

gördüğü o evrende her zaman istediği süper güce sahip olmanın düşüncesiyle yaşıyordu.

 

Duyduğu cümle ise bu üzüntüyü yok etmişti. 'Evren zamanları farklı işliyor değil mi? Senin

büyümüş halinim.' Gözleri merakla parlamaya başlarken onu gözleriyle incelemeye başladı.

Kendisi gibi kahverengi gözler, boynunda parlayan bir kolye, annesinin beğendiği gömleklere benzeyen beyaz bir gömlek ve ona eşofman altı gibi görünen geniş bir pantolon giyiyordu. İlerdeki yüzü izlediği filmlerdeki barbieleri andıracak kadar tatlı gelmeye başlamıştı. Havalı birine benzediğini düşünüyordu. 'Vay be.' Ama yapmayacağına emin olduğu bir şey vardı 'Neden saçlarını kestin? Rapunzel kadar uzatacaktım ben.' Kadın saçlarını topuzdan saldı ve beline kadar düşmesini sağladı. 'Bu kadar uzatabildim. Sende denersin şansını.' Düşündüğü kadar kısa olmaması sevindiriciydi. Kendi saçlarını elledi. Şu anda dirseklerine kadar geliyordu ama daha da uzatacaktı. En sevdiği prensese benzemek istiyordu. Prenses demişken, 'Saçlarım uzun değil ama bir prenses olmuşumdur. Sarayımız güzel mi?' Bu sırada parmak uçlarına yükselip arka plandaki yatağa, dolaba ve dağınık kağıtlarla dolu masaya merakla bakmaya başlamıştı. Bir prensesin odasına benzemiyordu. 'Her kız prensestir kendi hayatında.' Büyük hali de omzunun üzerinden arkasına baktı. 'Evimiz bence güzel. Bu ev benim krallığım ve burada prensesten öte, kraliçeyim.' Küçük kız kafasını yana eğdi anlamamazlıkla. Kraliçeler başka insanları yönetirdi. 'Evimizde bizden başka birileri yaşıyor mu ki? Annem ve babam dışında.'

 

Gülümsemişti büyük hali neden olduğunu anlamasa da. 'Birilerini yöneterek kraliçe

olamazsın, güçlü olursan kraliçe olursun.' Bunu hiç anlayamamıştı. Gördüğü tüm kraliçelerin

yönettiği bir halk vardı. Ayrıca o bir prenses olmak istemişti her zaman. 'Hala saray istiyorum

ben.' Ardından hemen ekledi. Az kalsın en büyük isteğini unutuyordu. 'Ayrıca bir köpek.'

 

Kendi küçüklüğünün bu durumu bu kadar çabuk kabullenip sorularını duydukça içten içe

duygulanan kadın kenarda uyuyan köpeğine bir bakış atıp cevap verdi kendine.' Bir tane

sahiplenirsin o halde büyüyünce.' Onayladı onu kafasını sallayarak. 'Pekiii, en iyi

arkadaşımız hala aynı mı? Yan yana saraylarımız ya da evimiz var mı?' İlkokulda

arkadaşlarına bağlı ve arkadaşlığın en büyük güç olduğuna inanan bir kızın bu sorusunu

bekliyordu. En yakın arkadaşı aynıydı ve hayalleri olan evleri hala ikisi de hatırlıyorlardı.

Farklı şehirlerde olsalar bile şu anda. 'Evet. Hala en yakın arkadaşımız.' Sevinçle gülümsedi

ve elini çarptı. 'Bunu ona söylemeliyim bugün. Biz gerçekten en iyileriz.' Kendi küçüklük

oyunlarını hatırlayınca söylemeden duramadı. 'Gizli kahraman ortağından bir şey saklanmaz

değil mi?' Kız hızlıca iki yanına baktı. Kimse olmadığına emin olunca ona kızarcasına

bakarken işaret parmağını dudaklarına götürdü hızlıca. 'Şş, Yakalatmak mı istiyorsun bizi?

Kötüler her yerde.' Gülümsedi kız. 'Tabi, kötüler her yerde. Dikkatli olmak lazım. Gizli

kimliğimizi ve hayatımızı korumalıyız.' Parmağını dudağına koydu kendi küçüklüğünü taklit

ederken. 'Sırların korunmalı herkesten.'

 

'Annem de hep böyle söylüyor.' Gün gittikçe ne kadar annesine benzediğini fark ediyordu

kız da. Annesinin küçükken ona uygulattığı her şey şu anda hayatının doğal bir parçasıydı.

Kendine güvenen ve güvenilir biriydi bu sayede. Ama sorumlulukları artık ona ağır gelmeye

başlamıştı. Hayatı dev bir koşturmacadan ibaretti. Sormadan duramadı.

 

'Hey, hayat eğlenceli mi sence?'

'Evet. Ödevler olmasa daha eğlenceli. Hep oyun oynamak istiyorum.'

'Aynı şekilde düşünüyorum. Ödevler çok gereksiz.'

'Hala mı okuyorsun? Yok artık ama.'

'Öyle söyleme ama okul güzel değil mi?'

'Arkadaşlarım olduğu için güzel. Senin de mi çok arkadaşın var?'

'Evet.'

'Hala çok ödev mi veriyorlar?'

'Evet ama grup halinde yapıyoruz. Sizin yaptığınız gibi.'

'Arada yapabiliyoruz onu. Annelerimiz buluştuğunda. Hem oyunda oynuyoruz.'

'Sence şöyle diyebilir miyiz? Okulda arkadaşlarımız olduğu için de ödevleri yapabiliriz. Her

iyi şeyin bir kötü tarafı vardır.' 'Bence evet.' 'Harika. Ama bir şeyi de unutma. Arkadaşlarından yardım alabilirsin ama sen kendi başına asıl güçsün. Hiçbir şeyin seni korkutmasına izin verme.' 'Unutma. Beraber birçok şeyin üstesinden gelebilirsiniz.' Aynadaki görüntü bulanıklaşmaya başladı. 'Hey, ne oluyor?' 'Zamanım doldu anlaşılan. Senden tek bir isteğim' Merakla aynaya yaklaştı kız.

'Bugün söylediklerimi not al. Ve ilerde kendi anılarını okumak için bir defter yap. İstediğini

yaz. Güzel olmaz mı?'

'Fazla iyi yazamıyorum ama deneyeceğim söz.'

 

Son gülümsemesiyle görüntü gelmemiş gibi yok olmuş ve kızı kendi iki yandan bağlı

saçlarıyla baş başa bırakmıştı. 'Vay be. Demek gelecek böyleydi.' Küçük not defterini ve

kalemini çıkardı çantasından. Dağınık masasına oturdu ve son sayfayı açtı.

 

'Gelecekteki benden.

Gelecekte kendimle konuşacağım.

Kendi evimde kraliçeyim

Saçlarımı daha çok uzatmalıyım.

sırlar korunmalı

en yakın arkadaşım aynı'

 

Tatmin olmuş şekilde not defterini kapadı. 'Burada güvendesin.' Kalemi ve defteri çantasına

geri koydu. 'Kızım servis geldi!' hemen kenarda duran çantasını taktı ve kapıya koşmaya

başladı. 'Geliyorum!'

 

Gelecekte 14 yıl sonra aynı gün geldiğinde kız yıllar boyunca biriktirdiği günlük ve anı

defterlerinden en eskisini alıp son sayfasını açtı ve neler söyleyebileceğini tekrar etti. 'Pekala,

bu çok duygusal olacak.' Antikacı bu ayna özel derken ne dediğini tam anlamamıştı ama bir

gün küçükken gördüğü ve yıllar boyunca hayal zannettiği o anı tekrar hatırlamıştı.

 

Bu sefer gelecekten geçmişe mesaj götürme sırası ondaydı bu sonsuz döngüde.

47 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Gece Gezintisi

Buradan

Sizin olsun

Commenti


© Copyright

© 2023 by Turning Heads. ODTÜ Genç Yazarlar Topluluğu

bottom of page